Shakeel Shahdad'ın "Bölgeye Özel Klinik Muayeneler" başlıklı ITI Akademi Öğrenme Modülüne Hoşgeldiniz.

Dişleri dental implantlarla değiştirmeyi planlarken kapsamlı bir öykü ve klinik muayene şarttır. Ameliyattan önce bölgeye özgü değerlendirmeler hem klinik hem de radyografikolarak dikkatle yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler, hastanın gerçekçi beklentilerini karşılaması muhtemel ayrıntılı ve kişiye özel tedavi planını oluşturmak için gereken bilgileri sağlayacaktır. Bu nedenle, tedaviden kaynaklanabilecek komplikasyonları öngörmek için kapsamlı bir inceleme zorunludur. Bu modülde, önerilen bölgeye özgü muayeneleri ve bunların bir diş veya dişlerin dental implantlarla değiştirilmesini düşünen hastalarla ilgisini tartışacağız. Bu modülde tartışılacak alana özgü değerlendirmeler, alanın özellikleri, anatomik faktörler ve bölgedeki herhangi bir patolojiyi içeren sert ve yumuşak dokulardır.

Bu ITI Akademi Modülünü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: tedavi alanı ve özelliklerini, ilgili anatomik faktörleri değerlendirebilmeli, sert ve yumuşak dokuyu değerlendirebilmeli ve uygun değerlendirme araçlarını ve tekniklerini seçebilmelisiniz.

Bir dişin dental implant ile değiştirilmesi, tedavinin son noktasıdır. Bu nedenle, protez yönlendirmeli bir alan değerlendirme ve tedavi planlaması genel tedavi başarısını desteklemektedir. Tedavi alanının ve özelliklerinin değerlendirilmesi, herhangi bir alan sınırlaması olup olmadığını belirlemeyi mümkün kılar. Ayrıca tedavi karmaşıklığını öngörmeyi ve komplikasyon riskini değerlendirmeyi mümkün kılar.

Muayene, üç boyutlu incelenen boşluğun protetik replasmanı için yeterli olup olmadığını değerlendirmeli ve gerekli cerrahi ve protetik enstrümantasyonun kullanılmasına izin vermelidir. Boşluğun ön veya arka bölgede olup olmadığına bakılmaksızın, inceleme spesifik olarak şunları içermelidir: meziodistal boşluk, bukkolingual boşluk, interokkluzal boşluk ve interradiküler boşluk veya - diğer bir deyişle -komşuköklerin yakınlığı.

Özellikle çenenin arka bölgelerindeki muayeneler, çoğu zaman zor olabilir. Bu nedenle, uygun bir şekilde artikülatöre alınmış modeller, uygun bir değerlendirme için genellikle çok değerlidir. Özellikle birden fazla dişin değiştirilmesi gerektiğinde, teşhis amaçlı bir diş dizimi veya mum modellemeden daha fazla yardım sağlanır.

Klinik olarak, komşu dişler arasındaki meziodistal boşluğu milimetre olarak ölçeriz. Özellikle estetik bölgede, bir dişi optimum boyutta protetik restorasyononu ile değiştirmek için meziodistal olarak bir minimum boşluk olmalıdır. Sonuç olarak, dişin boyutu planlanan implantın ideal çapını belirleyecektir. Örneğin, lateral kesici diş için, azı dişinden daha dar çaplı bir implant seçilmelidir. Diş ve kökü ile ilgili komplikasyonları ve hasarı önlemek için implant ile komşu diş arasında en az 1,5 mm mesafe bırakılmalıdır. Bu gereksinime uymayan bir implant, interproksimal alveoler kretin o implant seviyesine rezorbsiyonuna neden olur. İnterproksimal alveoler kret rezorbe olursa, üstündeki interproksimal papilla da bunu yapar, çünkü papilla kemik tarafından desteklenir. Ayrıca, birden fazla dişi değiştirirken, yapılan ölçümler değiştirilecek dişlerin boyutunu ortaya çıkaracak ve bu da yerleştirilecek implantların sayısını ve optimal çaplarını belirleyecektir.

Diş kaybı, komşu dişlerin dişsiz alana doğru eğilmesine izin verebilir. Sonuç olarak, ideal boyutta diş rekonstrüksiyonları için yetersiz bir alan oluşur. Tanı amaçlı bir mum modelleme, son protez diş boyutunun görselleştirilmesini ve potansiyel uyumsuzlukların düzeltilmesini mümkün kılacaktır. Estetik sorunlardan kaçınılması ve yeterli alanın yeniden oluşturulması için ortodontik müdahaleler gibi ek tedaviler gerekebilir.

Bir diş çekildikten sonra, alveolar genişlikte doğal bir azalma gerçekleşir. Araştırmalar, ilk yıl içinde kret genişliğinde % 50'ye kadar bir kayıp olduğunu göstermektedir. Bu klinik tabloda görülebileceği gibi, bukkal alveoler sırt içbükeydir ve hacim kaybı belirgindir. Böyle azalmış bir kemik hacmi, yeterince artırılmazsa, implantın yanlış ve daha palatal pozisyonuna yol açacaktır.

İmplant bölgesinin krestal mukozasından karşı dişe kadar olan interokkluzal boşluk miktarı da ölçülmelidir. Bu, oklüzyondaki dişlerle toplam alan hacminin değerlendirilmesini gerektirir. Overjet ve overbite için analiz yapmanın yanı sıra, karşıt dişlerin aşırı sürmesi ve özellikle alt çene kesici alanda labial migrasyona da bakmalısınız. Burada gösterilen örnekte, alt çene kanin dişinin önemli ölçüde aşırı sürdüğünü görebilirsiniz. Bu durum, eksik üst çene kanin dişlere herhangi bir protez yapmada zorluklara neden olabilir. Protezin vidalı mı yoksa simante mi yapılacağını da etkileyecektir. Genel bir kural olarak, basit bir implant restorasyonu için en az 4 mm'lik bir interokluzal boşluk istenir. İmplant sistemleri bu açıdan değişiklik gösterebilir, bu nedenle üretici firmaya danışmak akıllıca olacaktır. Interokkluzal boşlukla ilgili bir sorun, protezinin estetik sonucunu da etkileyebilir.

Posterior bölgede sınırlı bir interokluzal boşluk, implant tedavisi için mutlak bir kontrendikasyonu temsil edebilir. Protetik bakış açısından, bir implant restorasyonu, abutment ve üstteki kron için yeterli alan gerektirir. Bu nedenle, bunu başarmak için belirli bir minimum interokluzal boşluk gereklidir. Burada gösterilen vaka, mandibular azı dişlerinin önemli ölçüde fazla sürdüğü ve maksiller dişlerin yer alabileceği neredeyse hiç boşluğun olmadığını gösteren dramatik bir örnektir.

Diş yüzeyi kaybı olarak da bilinen diş aşınması olan hastalarda interokkluzal boşluk kaybı sıklıkla görülür. Etiyolojiden bağımsız olarak, atrisyon, erozyon veya abrazyon nedeniyle, kısalmış dişler ve müteakip interokklusal boşluk eksikliği sıklıkla görülür. Bu nedenle, daha bütüncül bir tedavi planı düşünülmelidir.

İntrakoronal ve meziodistal boşluktan başka, implant yerleştirilmesi nedeniyle periodontal ligamentin ve komşu dişlerin köklerinin zarar görmesini önlemek için komşu dişler arasında minimum bir interradiküler boşluk gereklidir. Üst üste çakıştırılmış implant şablonlarına sahip iki radyografide, düşünülen implant boyutları ile komşu köklere giriliyor gibi görünmektedir. İmplant için yeterli alan oluşturmak için ortodontik tedavi endike olabilir veya hastaya implant dışında alternatif restorasyon önerilmelidir.

Protetik Boşluk ve Özellikleri, Önemli Öğrenme Noktaları: Herhangi bir sınırlamanın tanımlanması ve komplikasyon riskinin öngörülmesi için tedavi alanının kapsamlı değerlendirmesi zorunludur. Üç boyutlu bir değerlendirme yapılmalı ve aşağıdaki boyutlardaki ölçümleri içermelidir: meziodistal, bukkal, interokkluzal ve interradiküler.

Daha sonra, değerlendirilmesi gereken anatomik faktörlere odaklanacağız. Komplikasyonları önlemek için, klinisyen ilgili bölgenin anatomisine hakim olmalıdır. Komşu dişlere zarar vermenin dışında, üst çene ve alt çenede klinik değerlendirmede dikkate alınması gereken çeşitli anatomik yapılar vardır. Üst çenede, aşağıdaki anatomik yapılar implant yerleşimini etkileyebilir: Maksiller sinüsün tabanına kadar olan alveoler kret yüksekliği, burun tabanı ve insisiv foramen ve nazopalatinal kanalının yakınlığı ve büyüklüğü.

Sinüsün tabanı alveolar kemiğe kadar uzanabilir ve implant yerleştirmek için yeterli kemik yüksekliği kalmaz. Bu konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüsünde, kret tepesindeki kemiğin kalınlığı sadece 2 mm'dir, bu da mevcut en kısa implantı bile yerleştirmek için çok küçüktür. Bu nedenle, bir kemik arttırma prosedürü gerekli olabilir. Bu görüntüler, alveolar kret yüksekliğini arttırmak için sinüs membranının altına kemik materyali yerleştirildiği prosedürü gösterir.

Üst çene ön bölgede, burun tabanı implant yerleştirmeyi düşünürken dikkate alınması gereken anatomik bir yapıdır. Maksiller sinüsten farklı olarak, burun tabanındaki kret yüksekliğini arttırmak için uygulanan işlemler basit prosedürler değildir ve çok nadiren önerilir.

Alveolar kemiğin, insiziv foramen ve nazopalatinal kanalının labial ve distal taraflarındaki yüksekliği ve genişliği, bir implantın doğru üç boyutlu pozisyonda yerleştirilip yerleştirilemeyeceğini belirleyebilir. Bu nedenle, bu iki yapının yakınındaki kemik boyutları dikkatle değerlendirilmelidir. Bu klinik örnekte, insiziv foramenler ve nasopalatinal kanal büyük boyuttadır ve önde yerleşmiştir. İmplant yerleştirilmesiyle bu yapılara müdahale edilme olasılığı yüksektir.

Alt çenede, aşağıdaki anatomik yapılar implant yerleşimini etkileyebilir: Mental foramenlerin pozisyonu, inferior alveoler kanalın pozisyonu, mandibula inferior sınırı ve lingual konkavite.

Tomografik görüntü üzerindeki okla gösterilen, alt premolar bölgenin apikal bölgesine açılan mental foramenler önemli bir anatomik noktadır. Foramenlerin konumu, foramenlerden çıkan nörovasküler demete zarar gelmesini önlemek için doğru bir şekilde belirlenmelidir. Düz film radyografiler yeterli bilgi sağlamadığında gerekirse üç boyutlu görüntüleme endike olabilir.

Mental foramenlerin distalinde, eğer implantlar bu bölgeye yerleştirilecekse, mandibular alveoler kanalın konumu belirlenmelidir. Bu, nörovasküler demete zarar gelmesini önlemek için önemlidir. Komplikasyonları önlemek için kanaldan en az 2 mm uzaklıkta bir mesafe sağlanmalıdır.

Rezorbe veya ileri şekilde rezorbe olan alt çenede, alt çenenin alt sınırı implant uzunluğunu kısıtlayabilir ve bu nedenle kemik yüksekliğinin dikkatle incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bu klinik örnekte, implantın alt çenenin alt sınırını birkaç milimetre aştığı ve kronik ekstraoral fistül ile sonuçlandığı post-op bir komplikasyon gösterilmektedir.

Alt çenede çoğu zaman lingual bir konkavite vardır, özellile posterior mandibulada görülür. İmplant tedavisini planlarken bu kısıtlayıcı bir faktördür. Bu faktörü tanımlamak önemlidir, ancak manuel palpasyonla tanımlamak her zaman kolay değildir, çünkü hasta için çok rahatsız olacak kadar derin olabilir. İmplant yatağı hazırlığı sırasında lingual korteksin perforasyonunun sublingual hemoraji gibi ciddi sonuçları olabileceği için üç boyutlu konik ışınlı bilgisayarlı tomografi veya KIBT(CBCT) görüntüleme önerilmektedir. İntraoral, iki boyutlu radyografide çürük lezyonun varlığı açıkça görülmektedir ancak lingual konkavite tespit edilememektedir.

Anatomik Faktörler, Önemli Öğrenme Noktaları: Dişlere, nörovasküler yapılara zarar verilmesine ve maksiller sinüs veya mandibular lingual korteksin perforasyonuna engel olmak için anatomik işaretler tanımlanmalıdır. Yüz bölgesinin temel anatomisi ve implant diş hekimliğinde yer alan önemli yapılara genel bakış hakkında daha fazla bilgi için, ITI Academy 'İmplant Cerrahisi ile İlgili Anatomi' modülüne bakınız.

Sonra sert ve yumuşak dokuya bakacağız ve önce kemiğe odaklanacağız. Muayeneler, alveoler kemik yüksekliği ve genişliğinin değerlendirilmesini içermelidir. Mevcut kemik yüksekliği implant uzunluğunu doğrudan etkiler. Örneğin, bu vakada alveoler kret yüksekliği, krestal dikey kemik rezorpsiyonu ve maksiller sinüs tabanının pozisyonunun bir sonucu olarak azalır. Maksiller sinüs membranının perforasyonunu önlemek için alveoler kemik yüksekliğinin doğru ölçümü ve yeterli bir implant uzunluğunun seçilmesi önemlidir. Bu ön bölge dişsizlik örneğinde, önemli bir dikey alveoler kayıp kaydedilmiştir ve sonuç olarak, implant tedavisinin estetik sonucundaki kısıtlamalar dikkatle değerlendirilmeli ve hasta ile tartışılmalıdır.

Bir implantı doğru üç boyutlu pozisyona yerleştirirken, mevcut kemiğin genişliği genellikle kritik bir faktördür. Diş çekiminden sonra, kret genişliğinin yaklaşık% 50'si ilk yıl içinde kaybolur. Enfekte dişlerin çoğunda, çevreleyen kemiğin çekimden önce rezorbe olduğu düşünüldüğünde, kemik genişliğinin genellikle eksik olması ve ele alınması gerektiği şaşırtıcı değildir. Kemik genişliği sadece doğru implant çapının seçilmesiyle ilgili değildir. Final protezin doğru pozisyonunu sağlayan protez yönlendirmeli implant yerleştirilmesinin kolaylaştırılmasında da önemlidir. Bu örnekte, KIBT taraması, özellikle önerilen protezle ilgili olarak yeterli alveoler kret genişliği göstermektedir. Aksine, bu özel durumda kret genişliği çok eksiktir ve implant yerleştirilmeden önce bir kemik arttırımı prosedürü gerektirecektir. Detaylı kemik değerlendirmesi, 'İmplant Alanının Cerrahi Değerlendirmesi' konulu ITI Akademi Öğrenme Modülünde yer almaktadır.

Kemiği değerlendirmeye ek olarak, implant bölgesi etrafındaki yumuşak dokuları da değerlendirmelisiniz. Yumuşak doku incelemeleri şunları içermelidir: Periodontal fenotip, yumuşak dokuların hacmi ve miktarı ve keratinize doku miktarı.

Biyotip olarak da bilinen periodontal fenotip, geniş, kalın, ince ve orta olarak sınıflandırılır. Kalın bir fenotip, düz kalın bir dişeti ile karakterize iken, ince bir fenotip, skallop şeklinde ince dişeti ile karakterize edilir. Orta veya kalın fenotiplere kıyasla ince fenotipin ince labial kemiğe sahip olma eğilimi gösteren alveolar soketteki fenotip ile labial kemiğin kalınlığı arasında bir korelasyon vardır. Kalın bir fenotipin implant yerleştirirken düşük riskli olduğu düşünülebilir, çünkü kalın, geniş bir yapışık dişeti bandı genellikle çekilmeye dirençlidir. Kalın bir peri-implant mukoza ayrıca implantın ve herhangi bir submukozal metalik bileşenin rengini maskeleyebilir. Aksine, ince bir fenotip dişeti çekilmesine eğilimlidir. Protezin uzun vadeli başarısını sağlamak için doğru yerleştirilmiş bir implant ve yeterli kemik desteği önemlidir.

Başka bir çeşit olan orta fenotip de tarif edilmiştir. Bu, kalın bir fenotipin, özellikle de kalın yapışık dişeti dokularının bazı özelliklerini gösterir. Ek olarak, bu tip aynı zamanda uzun, ince ve küt papilleri olan ince bir fenotipin özelliklerini de gösterir.

Fenotipi değerlendirmek için periodontal sond kullanılarak basit bir klinik teknik önerilmiştir. Dişeti oluğuna yerleştirildiğinde, dişeti boyunca silüeti görünen bir sond fenotipin ince olduğunu göstermektedir.

Fenotipin değerlendirilmesinin yanı sıra, yumuşak doku, özellikle estetik bölgede yüksek bir risk oluşturduğundan, hacim ve miktar ile ilgili herhangi bir eksiklik açısından incelenmelidir. Yumuşak doku eksikliklerine genellikle altta yatan sert doku eksikliği eşlik eder ve bu nedenle hem sert hem de yumuşak dokunun arttırılması düşünülmelidir.

İmplantların keratinize doku ile çevrili olması istenir ve önerilir. Keratinize dokunun genişliğinin arttırılmasının implantların uzun süreli prognozunu geliştirdiğine dair bir kanıt olmamasına rağmen, keratinize mukozanın genişliği 2 mm'den az olduğunda bölgede daha fazla plak ve inflamasyon bulunur.

İmplantlar enfekte olmayan bölgelere yerleştirilmelidir. Ancak komşu dişlerde endodontik patoloji olabilir veya enfekte bir sokete rastlanabilir. Bu koşullar implantın kemik ile entegrasyonunu tehlikeye atabilir. Bu nedenle, hem klinik hem de radyografik olarak implant bölgesindeki dişlerin ve bölgelerin kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmalıdır.

Sert ve Yumuşak doku, Önemli Öğrenme Noktalar. Sert ve yumuşak dokulardaki yetersizlikler ölçülmelidir. Tedavi alanındaki patoloji, implant osseointegrasyonunu etkileyecektir ve implant yerleştirilmeden önce tedavi edilmelidir.

Hastaları dental implant tedavisi için incelemek üzere kullanılan değerlendirme araçlarının ve tekniklerinin çoğu günlük rutin diş hekimliğinde kullanılanlarla aynıdır. Bu modülde, bu araç ve tekniklere kısa ve genel bir bakış sunacağız. İyi ve kapsamlı bir görsel muayene, başarılı bir muayenenin temelini oluşturur ve klinisyene klinik durumun anlık bir görünümünü sunar. Herhangi bir asimetri, anormallik, diş ve mukozal renk, doku, kret deformiteleri ve patolojiler hakkında klinisyeni kolayca bilgilendirebilir. Şişlikler ve ilgili anatomik yapıları değerlendirmek için alanın palpasyonu yapılmalıdır. Teşhise yardımcı olmak için etkilenen ve komşu dişlerin perküsyonu yapılmalıdır. Pulpa canlılığı genellikle birden fazla duyarlılık testi ile kontrol edilmelidir. Buna elektronik pulpa testi ve sıcak - soğuk uygulaması da dahildir. Her zaman olduğu gibi, periodontal sağlık en iyi dişeti sulkusunun sondlanması ve ataşman kaybının ölçülmesi ile değerlendirilir.

Sadece kapsamlı bir klinik muayene yapıldıktan sonra, tedavi bölgesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için uygun radyografiler düşünülebilir. İntraoral radyografiler, dental panoramik veya düşük doz konik ışınlı bilgisayarlı tomografiler en uygun olanlardır. Ağız içi muayene, özellikle ağzın arka bölgelerindeki oklüzal sorunların tam olarak değerlendirmesi için genellikle yetersizdir. Bunlar artikülatöre alınmış çalışma modelleri kullanılarak daha iyi incelenebilir. Modülde daha önce tartışıldığı gibi, teşhis amaçlı mum modelleri dişlerin değişimini değerlendirirken ve planlarken çok değerli bir yardımcıdır. Unutmayın, implant tedavisi protez yönlendirmeli olmalıdır ve bu nedenle teşhis amaçlı mum modelleri tedavide çok erken bir aşamada ideal diş pozisyonunun belirlenmesini mümkün kılacaktır. Bazı durumlarda, diş dizimi daha uygundur. Hastaya teşhis mum model görsel olarak gösterilebilir fakat ağız içinde bir protez diş dizimi de denenebilir. Bu da hem hastaya hem de klinisyene planlanan tedaviye daha iyi bir bakış açısı sağlar.

Değerlendirme araçları ve teknikleri, Önemli Öğrenme Noktaları: İmplant tedavisinin planlanmasından ve uygulanmasından önce tedavi bölgesinin sistematik bir muayenesi yapılmalıdır. Değerlendirme araçlarının ve tekniklerinin çoğu günlük diş hekimliğinde kullanılanlarla aynıdır.

Modül "Bölgeye Özel Klinik Muayeneler", Özet: Başarılı bir tedavi sonucu için, herhangi bir komplikasyonun öngörülmesi ve önlenmesi için kapsamlı bir inceleme zorunludur. Tedavi bölgesinin muayenesi, bölgenin özellikleri, anatomik faktörler, sert ve yumuşak doku muayenesi ve patolojilerin kapsamlı bir değerlendirmesini içermelidir. Temel değerlendirme araçları ve teknikleri günlük diş hekimi muayenehanelerinde kullanılanlarla aynıdır.